Portföyler

  • Tümü
  • Önemli Kurumlar

Öz Geçmiş

Deneyimler

Finansal (Ticari ) Muhasebe Sorumlusu
Bim Birleşik Mağazalar A.Ş - Elazığ Bölge Müdürlüğü, Elazığ Yıl: 2023
Denetleme Kurulu Başkanı
Evrensel Arama Kurtarma Strateji Derneği - EKUT, Elazığ Yıl: 2024
STJ. MALİ MÜŞAVİR
Odak Gıda Üretim ve Pazarlama A.Ş Yıl: 2025

Sertifika Bilgisi

Finansal Okuryazarlık Eğitimi
Ege Üniversitesi Yıl: 2018
Girişimcilik Eğitimi
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Yıl: 2020
Liderlik Ve İşletme Yöneticiliği
İstanbul İşletme Enstitüsü Yıl: 2021

Uzmanlık Alanları

Muhasebe

Finansal Muhasebe, Mali Tablolar Analizi

Finans

Sermaye Piyasaları, Finansal Analiz

Ekonomi

Mikro / Makro Ekonomi, Türkiye Ekonomisi

Kar Amacı Gütmeyen İşletmeler

İç Denetim, Raporlama

Blog / Makaleler

2023 / 2024 Eylül Ayına Ait Şirket Verileri
2023 / 2024 Eylül Ayına Ait Şirket Verileri
14.12.202520 Görüntülenme

  Yandaki tablo, 2023 ve 2024 Eylül aylarına ait kurulan ve kapanan şirketlerin istatistiklerini içermektedir. [..]

Devamı
2023 / 2024 Eylül Ayına Ait Şirket Verileri
14.12.202520 Görüntülenme

 

Yandaki tablo, 2023 ve 2024 Eylül aylarına ait kurulan ve kapanan şirketlerin istatistiklerini içermektedir. Veriler; anonim, kolektif ve limited şirket türlerine göre açılan ve kapanan şirket sayıları ile sermaye bilgilerini karşılaştırmalı olarak sunmaktadır. Örneğin, 2023 Eylül ayında anonim, kolektif ve limited şirketlerin toplam sermayesi 22.176.508.350 TL iken, 2024’te bu sermaye %114,68 oranında artarak 47.608.637.679 TL’ye ulaşmıştır. Aynı zamanda kapanan şirket sayısının 2023’e göre %5,96 artarak 2.221 olduğu gözlemlenmiştir.

2023-2024 Eylül ayları arasında kurulan ve kapanan şirket sayılarındaki değişimler, çeşitli ekonomik ve piyasa dinamiklerinden etkilenmiş olabilir. Bu değişimlerin nedenlerini anlamak için birkaç olası faktörü değerlendirebiliriz:

1. Ekonomik Büyüme ve Daralma: Türkiye ekonomisinde büyüme ya da daralma yaşanması, yeni girişimlerin kurulmasını ve mevcut işletmelerin sürdürülebilirliğini doğrudan etkiler. Büyüme dönemlerinde yeni işletme kurulumu artarken, durgunluk dönemlerinde şirket kapanışları artabilir.

2. Enflasyon ve Maliyet Artışları: Yüksek enflasyon oranları, işletme giderlerinde ve hammadde maliyetlerinde artışa neden olabilir. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin sürdürülebilirliğini zorlaştırarak kapanış oranlarını artırabilir.

3. Döviz Kuru Dalgalanmaları: Döviz kurlarındaki oynaklık, ithalat ve ihracat yapan firmaların maliyet yapısını etkiler. Dövizdeki artış, ithal girdi maliyetlerini yükseltirken, bazı sektörler için talep dalgalanmalarına yol açabilir ve şirketlerin faaliyetlerini sürdürmesini zorlaştırabilir.

4. Yasal Düzenlemeler ve Teşvikler: Hükümetin şirket kurulum süreçlerini hızlandıran teşvikler sağlaması ya da vergi düzenlemelerine yönelik değişiklikler, girişimci davranışlarını etkileyebilir. Örneğin, yeni vergi indirimleri ya da sektör bazlı teşvikler, yeni şirketlerin kurulmasını cazip hale getirebilir.

5. Sektörel Talepler ve Piyasa Şartları: Belirli sektörlerde artan talep ya da fırsatlar, o alanlarda yeni girişimlerin kurulmasına yol açabilir. Örneğin, teknoloji ve dijital hizmetler gibi hızlı büyüyen sektörlerde yeni şirket kurulumları artarken, daha durağan sektörlerde kapanışlar yaşanabilir.

6. Finansman Zorlukları ve Kredi Erişimi: Bankacılık sistemindeki kredi faiz oranları, girişimcilerin sermayeye erişimini etkiler. Yüksek faiz oranları ve krediye erişim zorlukları, yeni işletme kurma isteğini azaltabilir ve finansal sıkıntılar yaşayan mevcut şirketlerin kapanmasına neden olabilir.

Bu faktörler, şirket açılma ve kapanma oranlarındaki değişimleri şekillendirmede önemli rol oynamakta olup, her biri piyasa koşullarına ve makroekonomik göstergelere göre farklı ağırlıklarda etkili olabilir. Ekonomik politika ve düzenlemeler, şirketlerin faaliyetlerine devam etme ya da piyasa koşullarına adapte olma kabiliyetini de etkileyerek bu değişimlerde belirleyici olmaktadır.

İlgili Dosyanın PDF dosyasına ulaşmak için tıklayınız.

Finansal Okuryazarlık ve Enflasyon İlişkisi
Finansal Okuryazarlık ve Enflasyon İlişkisi
14.12.20253 Görüntülenme

  Finansal okuryazarlık; bireylerin para yönetimi, gelirlerini yatırımlara dönüştürme ve büt&cced [..]

Devamı
Finansal Okuryazarlık ve Enflasyon İlişkisi
14.12.20253 Görüntülenme

 

Finansal okuryazarlık; bireylerin para yönetimi, gelirlerini yatırımlara dönüştürme ve bütçelerini etkin şekilde planlayabilme becerisini ifade eder. İnsanların finansal sistemle ilgili bilgilerini artırarak, finansal risklerden kaçınma ve daha bilinçli kararlar alabilme yeteneklerini geliştirmeleri önemlidir. Bu sayede bireyler, finansal okuryazarlık seviyelerini yükselterek daha sağlam bir ekonomik temel oluşturabilirler. Ayrıca, finansal okuryazarlık yalnızca bireyler için değil, toplumun genel refahı ve sürdürülebilirliği için de büyük bir öneme sahiptir.

Finansal okuryazarlık yüzeyinin düşük olduğu toplumlarda aşırı tüketim, gereksiz harcama, yanlış birikim, kısa vadeli beklentiler, yüksek fiyatlandırma vb. durumlar yaşanmakta ve buna bağlı olarak enflasyonist bir ortam ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bir başka üzerinde durulması gereken konu; finansal okuryazarlığın enflasyon ile ilişkisidir. Enflasyon, bir ekonomide fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artış gösterdiği bir olgudur ve bu durum, bireylerin satın alma gücünü doğrudan etkilemektedir. Finansal okuryazarlık, bireylerin bu tür enflasyonist durumlara karşı hazırlıklı olmalarını sağlayabilir. Enflasyon karşısında, satın alma güçlerini koruyabilmek ve gelirlerini doğru bir şekilde yönetebilmek için bireylerin finansal bilgiye sahip olmaları son derece önemlidir. Örneğin, enflasyon oranlarının yüksek olduğu dönemlerde, nakit paranın değer kaybı arttığından dolayı, bireyler yatırım yapmayı tercih edebilirler. Ancak doğru yatırım araçlarını seçebilmek için finansal okuryazarlık önemli bir rol oynamaktadır.

Finansal okuryazarlık ile enflasyon ilişkisinin ne kadar önemli olduğunu bir örnek üzerinden inceleyelim:

A, otomobil almak için biriktirdiği bir miktar parasını enflasyona karşı korumak için yatırım yapma kararı almış, yatırım uzmanı olduğunu iddia eden B kişisine danışmıştır. B, A’yı parayı kendisine vermesi için “1 yıl sonra arabanı alırsın, ayrıca elinde karın olur” diyerek ikna etmiştir. A, 100.000,00 TL parasını 1 yıl boyunca değerlendirmesi için B’ye teslim etmiştir. 1 yıl sonra yatırımından %35'lik bir kar elde ettiğini gören A, B’ye teşekkür etmiş, 5.000,00 TL komisyon ödemesi yapmıştır. Finansal okuryazarlığı olmayan A ve B mutlu şekilde birbirlerine teşekkür edip, ayrılmışlardır. Ancak, aynı dönemde enflasyon oranı %45 olarak gerçekleşmiştir. A, eline geçen 130.000,00 TL ile geçen yıl 100.000,00 TL’ye almayı planladığı otomobili almaya gitmiştir. Fakat otomobilin değeri 145.000,00 TL olmuştur. Aslında A, reel olarak 10.000,00 TL, zarar etmiştir. Komisyon ödemesi ile beraber 15.000,00 TL zarar etmiştir. B’ye ulaşmaya çalışmış ama ulaşamamıştır.

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi finansal okuryazarlığın enflasyon karşısındaki önemi daha net bir şekilde görülmektedir. A, nominal olarak %35 kar elde etmiş olsa da, enflasyonun %45 gibi yüksek bir oranla değer kaybı yaratması nedeniyle, gerçekte parası bir yıl sonunda değer kaybetmiştir. Bu örnekte, eğer A, finansal okuryazarlık konusunda yeterli bir seviyede olsaydı, yatırımlarını enflasyona karşı koruyacak stratejiler düşünebilirdi, nominal ve reel karın farklı kavramlar olduğunu anlayabilirdi. Finansal okuryazarlık, enflasyonun etkilerini azaltabilecek çeşitli araç ve stratejiler hakkında bilgi edinmeyi gerektirir. Yatırımcılar, enflasyon karşısında değer kaybetmeyen veya enflasyonun üzerinde getiri sağlayan yatırım araçlarını tercih edebilirler. 

Örneğin:

1. Enflasyona Bağlı Yatırım Araçları: Enflasyona karşı korunma sağlayan yatırım araçlarına (örneğin, enflasyona endeksli tahviller, döviz, altın veya hisse senetleri) yönelmek, bireylerin alım gücünü korumasına yardımcı olabilir.

2. Portföy Çeşitlendirmesi: Yatırımcılar, yalnızca bir tür varlıkta yoğunlaşmak yerine, çeşitli varlık sınıflarına yatırım yaparak riski azaltabilirler. Böylece, enflasyon gibi ekonomik dalgalanmalara karşı daha güçlü bir koruma sağlayabilirler.

3. Gelir Yönetimi ve Harcama Kontrolü: Finansal okuryazarlık, sadece yatırım yapmayı değil, aynı zamanda gelir ve giderleri etkili bir şekilde yönetmeyi de içerir. Bireyler, enflasyonun yükseldiği dönemlerde harcamalarını kontrol altında tutarak, tasarruflarını koruyabilirler.

Çok kısa vadeli kar içgüsü, sabırsız yatırımcı profili bu süreçte son derece tehlikelidir. Burada, finansal okuryazarlık sayesinde doğru kararlar almak, bireylerin uzun vadede enflasyon karşısında daha güçlü bir finansal pozisyona sahip olmalarını sağlar. Ayrıca, finansal okuryazarlığın enflasyonla mücadelede toplumsal düzeyde de önemi büyüktür. Toplum genelinde finansal okuryazarlığın artırılması, bireylerin sadece enflasyona karşı değil, tüm ekonomik belirsizliklere karşı daha bilinçli kararlar almalarının yoluna açmaktadır. Sonuç olarak, finansal okuryazarlığın, enflasyonun olumsuz etkilerini azaltan ve toplumun ekonomik istikrarını sağlayan önemli bir faktör olduğu unutulmamalıdır.

Türkiye’de Profesyonel İşletme Danışmanlığının Tarihi
Türkiye’de Profesyonel İşletme Danışmanlığının Tarihi
13.12.202529 Görüntülenme

  Türkiye’de işletme danışmanlığı, ekonomik dönüşümler ve küreselleşme süre&ccedi [..]

Devamı
Türkiye’de Profesyonel İşletme Danışmanlığının Tarihi
13.12.202529 Görüntülenme

 

Türkiye’de işletme danışmanlığı, ekonomik dönüşümler ve küreselleşme süreçleriyle paralel olarak gelişmiş, günümüzde KOBİ danışmanlık hizmetleri, girişimcilik danışmanlığı, sosyal medya yönetimi ve web tasarım çözümleri ile işletmelerin sürdürülebilir büyümesine stratejik katkı sağlamaktadır. Modern yönetim danışmanlığının kökeni, 19. yüzyılın sonlarında Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkmış; ilk danışmanlık faaliyetleri üretim hatlarının verimliliğini artırmaya odaklanmış, zamanla pazarlama, kalite yönetimi ve stratejik yönetim gibi alanlara genişlemiştir (Acar, 2015; Acarindex). Türkiye’de ise işletme danışmanlığı, 1960’larda kurulan Türk Yönetim Derneği ile başlamış ve işletmelerin yönetim süreçlerini iyileştirmeye yönelik danışmanlık ve eğitim faaliyetleri yürütmüştür. Ancak ekonomik ve siyasi belirsizlikler nedeniyle bu girişim 1980 öncesinde sona ermiştir (Dinçer, 2004; BusinessPerspectives; Erçen, 2010; ResearchGate).

1980’li yıllarda Türkiye’de uygulanan ekonomik reformlar ve liberalizasyon politikaları, profesyonel danışmanlık ihtiyacını artırmış, Dünya Bankası destekli projeler kapsamında İhracatı Geliştirme Merkezi (İGEME) aracılığıyla yetiştirilen danışmanlar, yurtdışında aldıkları eğitimlerle özel sektörde görev almaya başlamıştır (Acar, 2015; HİB Raporu). Bu süreç, özellikle KOBİ danışmanlık hizmetlerinin Türkiye’de görünür hale geldiği dönemdir. 1990’lı yıllarda ise uluslararası danışmanlık şirketlerinin Türkiye pazarına girişi, yerli firmaların küresel bilgi birikiminden yararlanmasını sağlamış ve sektörün hızla kurumsallaşmasına katkıda bulunmuştur (Dinçer, 2004; Consultancy-ME; ConsultingQuest, 2025; ConsultingQuest).

2000’li yıllardan itibaren Türkiye’de danışmanlık firmaları, yalnızca işletme yönetimi değil, aynı zamanda girişimcilik danışmanlığı, sosyal medya yönetimi ve web tasarım çözümleri sunmaya başlamıştır. Özellikle girişimcilik danışmanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB ve teknoparklar tarafından sağlanan desteklerle birleşerek işletmelerin iş planı hazırlama, finansman bulma, ölçeklenme ve uluslararası pazarlara açılma süreçlerinde kritik bir rol üstlenmiştir (KOSGEB Raporu, 2022). Dijital çağda sosyal medya danışmanlığı, markaların doğru kitleye ulaşması, içerik stratejisi geliştirmesi ve reklam kampanyalarını optimize etmesi açısından büyük önem taşımaktadır (Statista, 2024). KOBİ’ler için sosyal medya, düşük maliyetli ve etkili bir pazarlama aracı olarak öne çıkarken, web tasarım hizmetleri ise işletmelerin dijital kimliğini güçlendirerek kullanıcı deneyimi, SEO uyumluluğu ve dönüşüm oranlarını artırmaktadır (Google Think, 2023). Bu dijital çözümler, KOBİ’lerin sosyal medya ve girişimcilik danışmanlığıyla entegre çalışarak başarıya ulaşmalarını sağlamaktadır.

Türkiye’de danışmanlık sektörünün gelişiminde iş dünyası kuruluşlarının da önemli rolü olmuştur. TÜSİAD (1971), sanayici ve iş insanlarının kurumsallaşmasına katkı sağlamış; MÜSİAD (1990), KOBİ’ler için girişimcilik ve iş birliği desteği sunmuş; DEİK (1986) ise uluslararası ticaret ve danışmanlık platformlarının kurulmasını desteklemiştir (Wikipedia).

Bugün, Türkiye’de işletme danışmanlığı, KOBİ danışmanlık hizmetleri, girişimcilik danışmanlığı, sosyal medya yönetimi ve web tasarım çözümleri, işletmelerin rekabet gücü ve sürdürülebilir başarı yolculuğunda vazgeçilmez hale gelmiştir. KOBİREX İşletme Danışmanlığı, tarihsel bilgi birikimini modern ve dijital çözümlerle harmanlayarak işletmelerin verimlilik, inovasyon ve sürdürülebilir başarı hedeflerine ulaşmalarına rehberlik etmektedir.


Kaynakça

  • Acar, M. (2015). Yönetim Danışmanlığının Tarihsel Gelişimi. Acarindex
  • Dinçer, Ö. (2004). Management Consulting Firms in Turkey. BusinessPerspectives
  • Erçen, B. (2010). Management Consulting in Turkey. ResearchGate
  • Yıldız, M. (2011). Yönetim Danışmanlığında Kuram ve Türkiye Örneği. Academia.edu
  • KOSGEB Raporu (2022). Girişimcilik ve KOBİ Destekleri. KOSGEB
  • Statista (2024). Social Media Usage in SMEs. Statista
  • Google Think (2023). Web Design and Digital Strategy. Google Think
  • HİB (2024). Danışmanlık Sektörü Strateji Raporu. HİB
  • ConsultingQuest (2025). Middle East Consulting Market. ConsultingQuest
  • Consultancy-ME (2024). Consulting Industry in Turkey. Consultancy-ME

Diğer haberlerimize göz atabilirsiniz. Tümünü Görüntüle

Fotoğraf Galerisi

Yorumlar

İletişim Bilgileri

Adres

Elazığ / TÜRKİYE

Sosyal Medya

Telefon Numarası

0552 158 36 46

Görüşleriniz bizim için değerlidir